Açık Yeşil Alanların Kent Turizmindeki Önemi
Açık yeşil alanlar/parklar bünyelerinde barındırdığı cazibe merkezleri ile turizm endüstrisinekatkıda bulunmaktadır. Bazı parkların da kendisi ilgi çekicidir.vb. etkinliklerin sayısında artış söz
konusu olmuştur. Turizm sezonunu uzatmak için kısa süreli ve esnek turistik aktiviteler
düzenlenmektedir. Genellikle parklar merkezi bir konumda bulunduğu ve toplanmaya uygun ortamlar
olduğu için festivaller ve etkinlikler için tercih edilen yerler arasındadır. Büyük kent parkları bünyesinde
hayvanat bahçeleri, anıtlar, müzeler, tarihi yerler bulunduğu zaman turistler için çekici olabilmektedir.
Bu nedenle gelen ziyaretçi sayısının artması, daha uzun kalması ve daha fazla harcama yapması
mümkün olabilmektedir. Parklar, özellikle küçük şehirler içinde önemli turizm kaynakları ve ekonomik
katkıda bulunan spor turnuvaları için de uygun alanlardır. Çoğu durumda, spor turnuvaları, yerel
topluluklar için özel etkinlikler ve festivallerden daha büyük bir ekonomik katkı yaratmaktadır. Çünkü
bu etkinliklere yerel halkın katılımı daha kolay olabilmektedir (Crompton, 2005). Örneğin, San
Antonio’daki Riverwalk Park gibi kent parkları, genellikle turizm için önemli bir cazibe merkezleridir
ve yerel işletmelere ekonomik açıdan önemli katkıda bulunmaktadırlar (Sherer, 2006). Parklar, sokaklar,
yaya yolları, meydanlar gibi kentsel açık yeşil alanlar kent turizminde önem taşımaktadır (Emekli,
2014). Bu açık ve yeşil alanların ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda, bulunduğu alana birçok
olumlu katkısı söz konusudur (Byrne ve Sipe, 2010).
Diğer taraftan Batı Avrupa ülkelerinde özellikle tarihi bahçelerin turizm kaynağı olarak ziyaret
edilmesi 20. yüzyıl boyunca gelişim göstermiştir. İngiltere, Hollanda, Fransa, Belçika ve İtalya tarihi
bahçelere sahip olan kentler arasında yer almaktadır. Yeşil alanlar arasında, tarihi veya dikkat
çekici/cezbedici bahçeler en çok ziyaret edilen yerlerdir. Turistler bitkileri, peyzaj planlamasını görmek,
farklı bir deneyim yaşamak, zevk vb. amaçlarla bahçeleri ziyaret etmektedir (Cıanga, ve Popescu, 2013).
Deng ve arkadaşları (2010) ABD’nin Georgia eyaletinde bulunan Savannah kentinde yaptığı
araştırmada turistlerin kent turizminde öncelikli olarak tarihi yerleri, park ve meydanları daha sonra kent
ormanlarını ziyaret ettiğini belirtmiştir.
Parklar ve açık alanlar turizmde birer cazibe merkezi olmalarının yanı sıra kent insanına doğal
ortamda bulunma, fiziksel aktivite yapıp daha sağlıklı olma gibi birçok fayda sağlamaktadır. Bu nedenle
kentlerin farklı ölçek ve tipte park içermesi gerekmektedir (APA, 2007). Parklar ayrıca çevresel (hava
kirliliğini kontrol etmek, su ve toprak kaybını önlemek, kentleri daha ılık yapmak, yağmur suyu hızını
azaltmak), ekonomik (mülk değerinin artışı gibi) ve sosyal (küçük çocuklar için oyun alanı olma,
sosyalleşme imkanı sağlama) faydaları da bulunmaktadır. Parklar sunduğu rekreasyon olanaklarının
ötesinde turistleri, kongreleri ve işletmeleri çekmek konusunda en önemli pazarlama aracıdır (Sherer,
2006). Örneğin, Atlanta'daki Centennial Olympic Park'ı her yıl ortalama 1,5 milyon ziyaretçi tarafından
gezilmekte ve 175 halka açık etkinlik yapılmaktadır (Lewis, 2002).
Açık ve yeşil alanlar kent insanını ve ziyaretçileri daha sağlıklı, daha az stresli, daha mutlu ve
daha keyifli hale getirebilmektedir. Bu tür alanlar taşkınları azaltarak, tozları bastırarak, sıcak alanları
soğutarak ve rüzgar hızlarını ve fırtına hasarını azaltarak kentsel altyapının korunmasına ilişkin
maliyetlerin çoğunu da azaltabilmektedir. Yeşil alanlar kentsel yaşam alanlarını destekleyerek, biyolojik
çeşitliliği arttırır ve ekolojik bağlantıyı da geliştirmektedir (Byrne ve Sipe, 2010).
Parklar ve rekreasyonlar, yalnızca şirketler üzerinde değil, aynı zamanda potansiyel girişimciler
ve küçük işletme sahipleri üzerinde de olumlu etki göstermektedir (NRPA, 2018). Açık yeşil alanlar
ziyaretçilerin deneyim kalitesi ve kentlerde turizmin sürekliliği üzerinde de etkili olabilmektedir.
Tasarım, yönetim ve uygun hizmet sunumu/servisler yanı sıra açık yeşil alan yönetimi ve turizm
endüstrisi arasındaki ortaklıklar aracılığı ile bu etki artırılabilmektedir (Archer, 2006). Kent turizmi
içinde yer alan ve farklı amaçlarla gerçekleştirilen fuar ve sergiler kentlerin ekonomik gelişimini ve
turizm faaliyetlerinin artmasını sağlamaktadır (Koçak ve Karakaş Tandoğan, 2008).
Bununla birlikte daha önceki yıllarda kent turizmi kapsamında turistler kentte bulunan doğal ve
tarihi cazibe merkezlerini ziyaret edip, sanatsal etkinliklere katılıp, alışveriş yapıp, fotoğraf çekip kısa
süreli gezilere katılırken günümüzde kentin kimliğini ve değerlerini görmek, deneyimlemek de
istemektedir (Emekli, 2018). Bu nedenle açık yeşil alanların kent kimliğini taşıyan özellikler içermesi
turistlerin kentlere olan ilgisini de artırmaktadır. Boston’daki Boston Public Garden, Baltimore’daki
Inner Harbor, ve Minneapolis’deki Chain of Lakes Regional Park kent kimliğinin oluşmasına yardımcı
olan açık yeşil alan örnekleridir (Sherer, 2006).
Bunun yanı sıra kent turizminden daha fazla gelir elde edilmesinde ve kentlerin pazarlanmasında
kentin markaya sahip olması da önem taşımaktadır. Açık ve yeşil alanlar bu marka kentlerdeki kent
turizminde turizm faaliyetlerini çeşitlendirerek ve destekleyerek itici bir güç oluşturmaktadır
(Ortaçeşme, Zeğerek, 2017). “Saffron Brand Consultants” her yıl hangi şehirlerin en güçlü ticari
markaları oluşturduğunu gösteren bir rapor yayınlamaktadır. Dünyanın Marka Kentleri Listesi’ne (The
City Brand Barometer) göre 2019 yılı en güçlü markaya sahip şehirleri içinde Newyork, Londra,
Singapur, Hong Kong ve Amsterdam ilk beş arasında yer almaktadır. Listedeki bu şehirler kentlere
işletme ve yatırımcıları çekmektedir (Saffron, 2019). Bu şehirler içinde turistlerin yoğun olarak ziyaret
ettiği parklar da bulunmaktadır. New York’ta Central Park, Londra’da Hyde Park gibi.
Daha ayrıntılı bilgiye Marka, Kimlik, Turizm ve Bartın Kent Kimliği Çalıştayı kitabımızdan ulaşabilirsiniz.